ÇERKES KAMUOYUNA DUYURU!

Konu: Mustafa Canbek adlı şahsın https://www.unitedcircassia.org.tr adresinden kendiadını gizleyerek yayımladığı Kınama Mesajı hakkında
Birleşik Çerkesya Konseyi’nin kuruluş süreci tüm Türkiye Çerkeslerinin, dünya Çerkeslerinin ve kamuoyunun gözü önünde gerçekleşmiştir. Konseyin kurulması, aslındauzun yıllar önce, 2012 yılında, alınmış bir karardır.
Ancak Birleşik Çerkesya Konseyini kuran irade önce ÇHİ (Çerkes Hakları İnisiyatifi) ve Çerkes-Fed’in kurulmasını sonra da Çoğulcu Demokrasi Partisinin kurulmasını sağlamıştır. Bu ikisinin ardından Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti’nin kuruluşu gerçekleştirilmiştir. Tüm bu Çerkes kurumlarını kuran ruh ile aslında Birleşik Çerkesya Konseyi’ni kuran ruh aynıdır.
Ne var ki Çerkes-Fed’i, Çoğulcu Demokrasi Partisi’ni ve Çerkes Kadınları Teavün Cemiyetini kuran tüm kadrolar ve bireyler “Birleşik Çerkesya Konseyi” gibi uluslararası bir yapıyı kurma konusunda fikir ayrılığına düşmüşlerdir. Bu bağlamda iki farklı tutum benimsemişlerdir.
Birinci ve en kalabalık grup tüm diaspora Çerkesleri ile istişareler yaparak geniş katılımlı bir uluslararası kurum kurulması kararını benimsemiştir. Bu grup Çerkes-Fed, Çoğulcu Demokrasi Partisi ve Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti’ni kuran ve yöneten kişilerin neredeyse tamamından oluşmaktadır.
Benim de içinde olduğum grup ise tüm diasporada bu kadar geniş katılımlı bir üst yapıyı kurmanın mümkün olmayacağına üstelik bunun çok büyük zaman kaybına neden olacağına inanan kişilerden ibaretti. Aslında bu grup Kenan Kaplan’dan ve benden ibaretti.
Daha o zamanlar Sn. Kenan Kaplan Bey’e: “Uluslararası bir Çerkes kurumunun kurulması gerektiğini, bunun az sayıda kadroyla çalışan efektif, elit, kitlesel olmayan bir yapı olması gerektiğine inandığımı” belirtmiştim. Aslında Kenan Kaplan Bey, 2011’den beri yaşanan süreçten yalnız kalarak çıkmıştı. ÇHİ, Çerkes-Fed ve Çoğulcu Demokrasi Partisi kuruluş süreçlerinden yalnızlaşarak çıkmış birisiydi. Onun yöntem ve duruşu kendi kurduğu birçok yapıdan süreç içinde uzaklaşmasına neden olmuştu.
Yine de Birleşik Çerkesya Konseyi’nin bir ihtiyaç olduğu ve diaspora Çerkeslerinin Rusya’nın güdümündeki DÇB (Dünya Çerkes Birliği) dışında bir uluslararası kuruma ihtiyacı olduğu fikrindeydim. Bu nedenle de hiç kimsenin kendisiyle yeni bir yola çıkmak istemediği dönemde Sn. Kenan Kaplan Beye destek olmaya karar verdim.
Kenan Kaplan Bey’e açık çek verdim ve onu Birleşik Çerkesya Konseyi’nin kurulması çalışmalarında her zaman destekleyeceğimi geri adım atmamasını söyledim ve her zamanda yanında durdum. Böylece Kenan Kaplan Beyle birlikte Birleşik Çerkesya Konseyi’nin kuruluş sürecini başlatmış olduk.
Konsey’in Kuruluş Aşaması ve Mustafa Canbek Vak’ası: Birleşik Çerkesya Konseyinin az ama efektif çalışacak bir yapı olması gerektiği fikrinde anlaştıktan sonra Türkiye Çerkeslerinden konseye uygun profillerle ben şahsen temasa geçtim. Altı aylık bir ikna etme çalışmasından sonra eski polis yeni akademisyen Mustafa Canbek Beyin konseye katılması konusunda onu ikna ettim. Aynı zamanda taşrada uzak bir üniversitede görev yapan Mustafa Canbek beyfendinin bugün görev yaptığı üniversiteye geçiş yapması için gereken bağlantıları kurdum ve onun şimdi görev yaptığı üniversiteye geçiş yapmasını sağladım.
Kendisini Kenan Kaplan beyle tanıştırdım ve Konseyin kuruluşu ve işlevi üzerine üç kişi zaman harcamaya başladık. Aynı zamanda Kenan Kaplan Bey ÇHİ, Çerkes-Fed ve Çoğulcu Demokrasi Partisi ve Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti ile bir dizi görüşme yaptı. Ancak yöntem ve usul konusundaki anlaşmazlıklar bir türlü aşılamadı.
Böylece uluslararası bir Çerkes kurumunun kurulması konusunda geniş katılımlı ve uzun zaman alacak istişarelerle birlikte çıkacak karara göre hareket etmek isteyen yaklaşım ile Birleşik Çerkesya Konseyi’ni kuran yaklaşım somut olarak tamamen ayrışmış oldu.
Aynı dönemde Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile birlikte Birleşik Çerkesya Konseyi’nin kurulması çalışmalarına hız verildi.
Temel amacımızı: Çerkes Soykırımını dünya parlamentolarına tanıtmak ve Bağımsız Birleşik Çerkesya mücadelesini uluslararası hukuk bağlamında dünya kamuoyuna taşımak olarak belirledik.
Kasey Kik Vak’ası: Aynı dönemde Çerkesya’dan birkaç kişi Rusya federasyonunun baskılarına dayanamadıkları için Türkiye’ye geldiler. Bunlardan biri de Sn. Kasey Kik’dir.
Biz en baştan itibaren iletişimimizde her zaman kendisinin beyanını esas aldık. Sn. Kik, bize FSB’nin baskısı altında olduğunu artık Rusya’da yaşayamayacağını beyan etti. Biz de durumu öyle kabul ettik. Sn. Kasey Kik, Türkiye’de bulunduğu süre içinde iki önemli olay yaşandı. İlki kendisi kanser hastasıydı. Bizler Türkiye Çerkesleri olarak onu birçok kez hastaneye götürdük ya da gönderdik ve tüm masraflarını karşıladık. Benim dışımda Sn. Karden Murat Yıldırım Bey de onun tedavi masraflarını karşıladı.
Kasey Kik, bize Türkiye’de yaşadığı süre içinde takip edildiğini ve can güvenliğinin olmadığını iletti. Biz bunu da “beyan esastır” diyerek kabul ettik. Kasey Kik’in yurt dışına çıkarılması için gereken meblağı bendeniz tamamladım ve kendisini yurt dışına çıkardık.
Sn. Kik, kaçak yollarla ABD’ye girdikten sonra Konsey onu ABD temsilcisi olarak görevlendirdi. Ben de başkanlığım döneminde görevine devam etti.
Bugün başkanlığını yürüttüğüm Birleşik Çerkesya Konseyinin içinde bana karşı komplolar kuran ve kafa kafaya verip kendilerince politikalar belirleyen Mustafa Canbek ve Kasey Kik’in geçmişleri kısaca böyledir.
Sn. Mustafa Canbek’in Kendi Adını Yazamadan 04.09.2025 günü https://www.unitedcircassia.org.tr adresinden yayınladığı sözde “KINAMA” yazısı üzerine:
Sözde kınama yazısındaki majör hatalar kısaca şunlardır:
Yanlış 1: Benim Birleşik Çerkesya Konseyi başkanlığımın Kenan Kaplan ile anlaşarak olduğunu ve Konsey yönetiminin bundan sosyal medya üzerinden haberdar olduğu yazılmıştır.
Doğrusu: Sn. Kenan Kaplan, kalp rahatsızlığı nedeniyle başkanlığı yürütemeyeceğini bana bildirmiştir. Tüm konsey üyelerine yapılan çağrıyla bir toplantı set edilmiş ve toplantıda Kenan Kaplan sağlık problemlerini ileri sürerek başkanlığı bırakacağını belirtmiştir. Konseyin kuruluşundaki geçmişim ve katkılarım nedeniyle benim yeni başkan olmamı desteklediğini belirtmiştir. Aynı zamanda buna itirazı olan ya da aday olmak isteyen kişilerin de kendilerini ifade etmelerini belirtmiştir. Hazır bulunan hiç kimse başkanlığımı tartışmamış ve itiraz etmemiştir. Bu toplantı olduğunda Mustafa Canbek Bey Birleşik Çerkesya Konseyi’nden ikinci kez istifa etmiş ve konseyle hiç bir bağı kalmadığını resmen kendi X hesabından duyurmuştur.
Benim Konsey başkanı olmadan önce kendi X hesabımdan başlattığım “Barış Sürecine Destek” açıklamalarım eski polis yeni akademisyen dostumuz Mustafa Canbek Bey’i hayli rahatsız ettiği için süreç içerisinde Konseyden ikinci kez ayrılmıştır. Prensip olarak onurlu bir duruş sergilemesi ve konseyin işlerine karışmaması gerekirken bugün adını açıklamadan konsey üzerine politikalar gerçekleştirmeye çalışmış ve halen çalışmaya devam etmektedir.
İddia edildiği gibi benim Konsey başkanlığım oldu-bitti ile değil, Konsey üyelerinin istişaresiyle gerçekleşmiştir. Bu durumu sosyal medya üzerinden öğrenen kişi ise sadece Sn. Mustafa Canbek’tir.
Yanlış 2: Kınama metninin ikinci ve üçüncü maddesinde bendeniz tutuklu bulunduğum sürece Konseyin başkanı olarak benim serbest kalmam konusunda tavır almak ve Başkanlarına destek olmak yerine kariyerist hesaplarını nasıl tatmin ettiklerini ortaya koymaktadırlar. Böylece Kasey Kik, başkan seçilmiş iki kez Konseyden ayrılan ve bunu açıklayan Mustafa Canbek de tekrar Konseye entegre olmuş görünmektedir.
Doğrusu: Bir ideal ve dava uğruna bir araya gelen insanlar kendi liderleri ya da başkanları tutsak alındığında prensip olarak gidip onun koltuğuna kurulmak yerine liderleri ve dava arkadaşlarına sahip çıkma eğilimi gösterirler. Ancak Birleşik Çerkesya Konseyi pratiğinde kadroların önce kendilerine sağlam birer koltuk elde etme hevesine kapıldıkları açıkça görülmektedir.
Birleşik Çerkesya Konseyi üyesi Sn. Kasey Kik’in ve Konsey üyesi olmayan Mustafa Canbek’in kulis yaparak Sn. Kenan Kaplan’ı etki altına aldıkları ve seçilmiş başkanları olan bendenizin arkasından ayak oyunları çevirdikleri anlaşılmaktadır. Bu da bu kişilerin gerçek karakterini ortaya koymaktadır.
Tutuklanmam ile güven zedelenmesine sebep olduğumu ifade ederek bu oportünist tavırlarını da gizlemeye çalışmaktadırlar. Litvanya ile geliştirilen ilişkiler de Litvanyalı siyasilerin “Biz Türkiye ile sorun istemiyoruz, ne var ki Birleşik Çerkesya Konseyinin başkanı tutuklu!” dediği ve kendilerinin de çözüm olarak fiili bir durum yaratarak ben tutukluyken yerime ikinci bir başkan seçtiklerini ifade etmektedirler.
Oysa benim tutukluluk nedenim Türkiye Cumhuriyeti devleti adına hükümetin başlattığı “Kürtlerle Barış Sürecini” açıktan desteklemem sonrasında yaşanan tartışmaların bir sonucudur. Yani ben gerçekte Türk devletiyle sorun yaşayan bir kişi değilim. Tam tersine Türk devletinin politikalarını Çerkesler adına ve Birleşik Çerkesya Konseyi başkanı olarak destekleyen, bunu açıkça ilan eden tek kişiyim.
Bendeniz Türkiye Çerkesleri adına Kürt sorunu ve Kürt halkı hakkında iyi ve doğru olan ve söylenmesi gereken her şeyi söyleyen bir kişiyim. Bu duruşumu hiçbir şart altında asla değiştirmem.
Tutukluluğum, Barış Sürecine verdiğim desteğe karşı olan neo-kemalist neo-ittihatçı gruplarla olan tartışmalardan kaynaklanmaktadır. Duruşumdan rahatsız olan kişilerin şahsıma, Çerkes halkına ve Kürt halkına örgütlü, planlı ve sistematik saldırılarına karşı verdiğim cevaplar ortadadır. Benimle entelektüel anlamda baş edemeyen neo-kemalist, neo-ittihatçı ve Avrasyacı grup ve kişilerin hakkımda kurdukları komplo sonucu Türk mahkemelerinin bilinçli ve planlı bir şekilde yanlış yönlendirilmesi nedeniyle tutuklandığım doğrudur.
Bendeniz tutuklu bulunduğum dönemde Birleşik Çerkesya Konseyi başkanlığından istifa etmediğim için elimde bulunan yasal Konsey mührüyle imzalayarak Sn. Numan Kurtulmuş’a, Sn. Devlet Bahçeli’ye ve Sn. Tuncer Bakırhan’a Barış ve Çözüm Sürecine olan desteğimi birer mektupla ifade ettim.
Bu gelişmelerden sonra “Adlî Tatil” olmasına rağmen “Ara Tahliye” kararıyla tutukluluğum sona erdi. İşe bakın ki değerli yol arkadaşlarımız bendeniz tutuklu iken bu durumu fırsata çevirmişlerdir. Başkanlık yaptığım dönemde başlattığım “Kürt Açılımı”nı destekleme kararımı yüzüme karşı eleştirme ve tartışma yürekliliğini gösteremedikleri için tutukluluğumu bir fırsata çevirmişlerdir.
Yanlış 3: Sn. Mustafa Canbek, Konsey’den benim “Barış Sürecini” destekleme kararı almam ve devamında Birleşik Çerkesya Konseyi Başkanı olduktan sonra da bu tavrımı sürdürmem üzerine ikinci kez ayrılmıştır. Saklayamadığı Kürt düşmanlığının bunda etkili olduğunu düşünüyorum. KINAMA metninin 4. ve 5. Maddelerinde benim Birleşik Çerkesya Konseyi başkanı olduğum dönemdeki bu açılımımın Konseyin fikri olmadığını bile iddia edecek kadar ileri gitmiştir. Oysa ki kendisi o dönemde Konseyin içinde yer almamaktaydı. Bendeniz Barış Sürecini destekleyeceğimi başkan olmadan önce kurucu başkan Kenan Kaplan Bey’e zaten iletmiştim.
Ayrıca daha Başkan olmadan önce de başlattığım bu açılıma o dönemin Konsey başkanı Sn. Kenan Kaplan Bey de katılmış ve destek vermiştir. İkimiz Birleşik Çerkesya Konseyi adına başkan ve başkan yardımcısı olarak Kürt halkının aydınları, aktivistleri ve bireyleriyle yaklaşık 250-350 kişilik bir grubun katıldığı bir X toplantısı da gerçekleştirmiştik. Bu bağlamda yüreği olan herkes kurucu başkan Sn. Kenan Kaplan’ı da eleştirmelidir.
Bir süre sonra bendeniz Birleşik Çerkesya Konseyi başkanı oldum ve Kürt aydınları, aktivistleri ve bireyleriyle olan toplantılarımızı devam ettirdim. Tüm bu süreç boyunca Birleşik Çerkesya Konseyi üyelerinin bu konuda şahsıma hiçbir itirazı olmadı. Tüm itirazlar ilginç bir şekilde ben tutuklandıktan sonra ortaya çıktı. Bunda Mustafa Canbek Bey’in tutukluluğumu fırsata çevirerek yaptığı kulis çalışmalarının etkili olduğu aşikardır.
Birleşik Çerkesya Konseyi’ndeki dostlarımın kendi liderleri ve yol arkadaşları olan bendenize sahip çıkmaları gerekirken daha tutukluluğum bitmeden oldu-bittiye getirerek tüm Çerkes kamuoyunun gözü önünde kendilerine fiilen daha yüksek statüler devşirerek hamle yaptıkları konuyu takip edenlerin malumudur.
Bu kınanması gereken sefil bir oportünizmdir. Bundan mülhem suçluluk duygularını bastırmak için bir dizi eylem içerisine girdikleri de görülmüştür. Bunlardan birisi de sözde KINAMA metnidir.
Geriye dönük olarak “Biz bir halt yedik ama bakın niye yedik?” diye tanımlayabileceğimiz sözde KINAMA metni dün gece yayımlanmıştır. Sn. Mustafa Canbek, bir KINAMA metni hazırlayarak iyi ve doğru bir yol ve dava arkadaşı olmaya değer olmadıklarını kanıtlamaktadırlar. Bu hareketleriyle aslında gerçek amaçlarının kendi kariyerlerini inşaetmek olduğunu üyesi bile olmadığı Birleşik Çerkesya Konseyi üzerinden göstermektedirler.
Hazır kurulmuş ve işlemekte olan Birleşik Çerkesya Konseyi üzerinden kendilerini gerçekleştirme fırsatını kaçırmamaya çalıştıkları gayet açıktır. Bu zavallı tavırlarını polemikle kapatmaya çalışmaları daha da acınası bir tutumdur.
Yanlış 4: Sn. Mustafa Canbek, kontrol saplantıları, kulis yeteneği ve Konseyden iki kez ayrılmanın ve bendeniz var olduğum sürece Konseyin ana politikalarına etki edememenin verdiği ezikliği dünkü sözde KINAMA açıklamasıyla tamir etmeye çalışmaktadır. Düşük seviyedeki kolluk gücü rütbesi ve eğitimi sonrasında akademisyen olmanın verdiği hırsla kendisine yeni bir kariyer inşa etmeye çalışmaktadır. On beş yıldır kurulması için mücadele ettiğim Birleşik Çerkesya Konseyi üzerinden bana karşı başlattığı bu ayak oyunlarını hor görüyor ve aşağılıyorum.
Asla tenezzül etmeyeceğim bu davranışların hepsini kendi iradesiyle ortaya saçarak bana yeni ve gerçek bir “polemik” şansı verdiği için kendisine buradan teşekkür ediyorum.
Beni tanıyan herkes bilir ki ben hiçbir polemikten kaçmam.
Gerçek aydınlar ve aklı selim bireyler, Mustafa Canbek ve Kasey Kik’in içine düştüğü bu “snob” tavrı hemen anlayacaklardır.
Bendeniz Uzunyaylalıyım. Çerkeslerin Kabardey boyundanım. Tevarüs edilmiş asalete ve asil ruha inanırım. Kimseye kumpas kurmam, kulis yapmam, doğru olduğuna inandığım şeyi yaparım. Bu bağlamda kurucusu ve başkanı olduğum Birleşik Çerkesya Konseyi’nde görev almış olsalar da ham ve çiğ duruşlarıyla kendilerini ortaya atan kişilerle de polemik yapmaktan kaçınmam. Çünkü kimseyi bize sayarak vermiyorlar. Kimse bendeniz Balkar Selçuk Bağlar’ı mağdur edemez ya da itham edemez. Benim bağlılığım yüce Çerkes ulusuna ve Bağımsız Çerkesya idealinedir…
Yanlış 5: Sn. Mustafa Canbek Bey, Birleşik Çerkesya Konseyi’nin kuruluş metninde adımın olmadığından bahisle de Konseyle bir alakam olmadığını ileri sürmektedir. Kendince çok sağlam bir argüman üretmektedir. Oysa Konseyin Polonya’da bulunan resmi kuruluş belgesinde adları geçen kişiler kuruluş için yeter sayıda tutulduğu için bendeniz adımı bu metne yazdırma gereği bile duymamıştım. Birleşik Çerkesya Konseyi’nin kuruluş metninde resmi olarak dört kişinin adı vardır. Bu arada bendeniz Konsey başkanı olarak bu dört kişiden herhangi birisini metinden çıkarma ve görevini değiştirme yetkisine de sahip bir kişiyim. Nitekim Birleşik Çerkesya Konseyi’nin kuruluş metninde adı geçen Sn. Andrey Mazurek’ Konseyden ve kurucu metinden çıkarılmış ve yerine İbrahim Yağan Bey görevlendirilmiştir. Bu belge de diğerleri gibi benim tarafımdan imzalanarak mühürlenmiştir. Eğer isteseydim kurucu metne kendi adımı kolaylıkla yazdırabilirdim.
Örnek:
Konseyde bugün görev alan ve adları kamuoyunca bilinen ya da bilinmeyen birçok kişinin o metinde adı zaten yoktur. Olmasına gerek de yoktur. Bunlar zavallıca argümanlardır. Bendeniz Balkar Selçuk Bağlar olarak herkes bilir ki Birleşik Çerkesya Konseyi’nin kuruluşunun ve varlığının her aşamasında yer aldım. Bu konuda kendimi ispat etmeye ya da savunmaya hiç ihtiyacım yoktur. Buna tenezzül bile etmem. Aksine zul sayarım.
Ayrıca Birleşik Çerkesya Konseyi’nde şu anda var olan herkes bilmelidir ki:
Sn. Kenan Kaplan bir başkanlık yürütmüş ve Birleşik Çerkesya Konseyi başkanı olarak arz-ı endam edebilmişse bunu bendeniz Balkar Selçuk Bağlar olarak ona her koşulda verdiğim destek ve verdiğim her sözü eksiksiz bir şekilde yerine getirmem sayesinde yapabilmiştir.
Sn. Mustafa Canbek, Birleşik Çerkesya Konseyi’ne katılabilmiş, bizimle birlikte Ukrayna’nın Çerkes Soykırımını tanıması faaliyetlerinde yer alabilmişse bunu bendenizin altı ay uğraşarak kendisini Konseye katılmaya ikna etme çabalarıma borçludur.
Yine bugün Konsey adına kendi adını açıklayamasa bile ortaya koyduğu KINAMA yazısını yayınlayabildiği internet sitesini kullanma hakkını da bendeniz ona destek olduğum için elde edebilmiştir.
Şimdiden sonra adına ahkam kesmeye hazırlandıkları Birleşik Çerkesya Konseyi’ni ve uluslararası görüşmelerde boy boy poz vererek kariyerlerini besleyecekleri eylemleri ve ulaştıkları bu noktayı hepsi birlikte bendeniz Balkar Selçuk Bağlar’a borçludurlar.
Bu durum hiçbir zaman değişmeyecektir.
Çerkes halkına olan borçlarını Birleşik Çerkesya Konseyi çatısı altındaki eylemleriyle ödemekle yükümlü olan bu kişilerin adlarının ve sınırlı süreli hayatlarının Bağımsız Çerkesya ideali karşısında hiçbir önemi yoktur.
Troyka: Yine Sn. Mustafa Canbek Bey, bendenizin başkanlığım döneminde başlattığım “Barış Sürecine” açıktan destek verme politikasından duyduğu rahatsızlığı açıkça dile getiremediği için bazı kararlarımı Konseyin yönetim kuruluna danışmadan aldığımı ve gerçekleştirdiğimi ifade etmektedir.
Oysa kendisinin de iyi bildiği gibi Birleşik Çerkesya Konseyi’nin ana politikalarını hiçbir zaman Yönetim Kurulu belirlemez. Birleşik Çerkesya Konseyi’nin ana politikalarını her zaman sadece üç kişinin yer aldığı Troyka adlı grubun kararı belirler. Troyka, alınan kararların yönetim kurulunda tartışılmasını sağlar, ama nihayetinde Konseyin tüm politikalarını benim de içinde bulunduğum Troyka belirler.
Bu yapıdan Konseyin yönetim kurulunun haberi yoktur. Böylece Birleşik Çerkesya Konseyi içine sızılamaz ve manipüle edilemez bir çekirdek tarafından yönetilmesi sağlanır.
Birleşik Çerkesya Konseyi, Troykanın yapısı sayesinde bugüne kadar amacından sapmadan çalışabilmiş ve Ukrayna Hükümetinin Çerkes Soykırımını tanıması çalışmalarında resmi ve tek muhatap olabilmiştir.
Söz konusu yapıyı kurmamızın nedeni her zaman geniş ve kitlesel katılımlı dernek ve yapılar kuran Türkiye Çerkeslerinin STK ve kurumlarına Rusya’nın etki ajanlarını sızdırarak söz konusu STKları işlevsiz hale getirmesini engellemektir. Bu sayede de Birleşik Çerkesya Konseyi etki ajanlarının içine sızamadığı, sızsa bile Konseyin ana politikalarını etkileyemediği bir yapıya kavuşturulmuştu.
Dolayısıyla benim Barış Sürecini destekleme kararımın Konseyin Yönetim kurulu tarafından onaylanmasına gerek ve ihtiyaç yoktur. Troyka’nın geriye kalan üyeleri de bu politikayı desteklemiştir. Ayrıca bendeniz Konseyin başkanı yani Thamadesiyim. Bir Thamade ile küllük arasındaki farkın ne olduğunu da iyi bilirim. Karar alırım, inisiyatif alırım ve bunu uygularım. Bunun için gereken mücadeleyi veririm ve bedelini de ödemekten kaçınmam.
Ayrıca Konseyin Çerkesyalı üyeler,i benim başlattığım “Barış Süreci”ni destekleme hamlesini algılayabilecek bir bilinç düzeyine ve donanımına da sahip değillerdir. Her şeyden önce Türkiye hakkındaki bilgileri oldukça sınırlıdır. Gerçekten bir itirazları var idiyse medeni cesaret gösterip başkanlığım döneminde neredeyse haftada üç gün yapılan herhangi bir toplantıda konuyu huzurumda tartışma hakkına her zaman sahip olmuşturlar. Ama bunu denemediler bile.
KASEY KİK’in Birleşik Çerkesya Konseyi Başkanlığı Kabul Edilemez!
Hapiste tutuklu olduğum süre içinde avukatım üzerinden Genel Sekreterimiz Sn. Rüstem Huvaj Bey’i “Vekil Başkan” olarak yetkilendirmiş ve resmî olarak Yetki Belgesini mühürleyip imzalayarak kendisine ulaştırmıştım. Ancak Konseyin içindeki değerli yoldaşlarımız çoktan fiili bir durum yaratarak asla Birleşik Çerkesya Konseyi başkanı olmaması gereken Sn. Kasey Kik’i güya başkan seçtiklerini ilan etmişlerdir.
Sn. Kasey Kik ve onun durumunda birçok genç son on yıl içinde Türkiye Çerkeslerine sığınmış ve Rusya devleti tarafından mağdur edildiklerini ifade etmişlerdir. Bizler imkânımız ölçüsünde hepsine sahip çıkmışızdır. Ancak Kasey Kik’in gerçek anlamda bir mağdur olup olmadığı, mağdur olduğunu ifade ederek bize sığınan Çerkesyalı diğer gençlerin bir kısmında gözlemlediğimiz üzere kesin ve net değildir. Bu nedenle Konsey, Kasey Kik’i her zaman gözetim altında tutmuş, eylem ve söylemlerini analiz etmiş ve Konseyde olması gereken yerin dışında bir görevle taltif etmemiştir. Bir dizi eylem ve söyleminin sorunlu olduğu Konsey tarafından erkenden tespit edilmiş ancak Konseyin çıkarlarına uygun olan bağlantılarından yararlanmak amacıyla Yönetim Kuruluna alınması uygun görülmüştür.
Çerkesya’daki geçmişi ve bağlantıları göz önüne alındığında da kendisi ve eylemleri her zaman denetim altında tutulmuştur. Bu bağlamda Sn. Kasey Kik’in Birleşik Çerkesya Konseyi başkanlığı iki nedenle kabul edilemez.
- I. Sn. Kasey Kik’in ailesi ve yakınları halen Rusya Federasyonu’nda yaşamaktadır. Bu durum, onu işgalci Rusya Federasyonu’nun şantajına çok açık hale getirmektedir. Onun bu durumu Birleşik Çerkesya Konseyi için bir zaaf yaratmaktadır ve başkanlığı kabul edilemez.
- II. İkinci ve en önemli husus ise Sn. Kasey Kik’in Amerika macerasıyla ilgilidir. Kasey Kik, Türkiye’de can güvenliği olmadığı iddiasıyla tarafımızdan sağlanan maddi destekleMeksika’ya gönderilmiştir. Buradan yasadışı yollarla ABD’ye geçen Sn. Kasey Kik, bir ay kadar Amerika Birleşik Devletleri’nin gözetim kampında tutulmuştur. Kampta bulunduğu süre içinde Federal Hükümetin Ajanları tarafından en az iki kez ziyaret edilmiştir. Yapılan görüşmeler sonucunda Sn. Kasey Kik Federal Hükümet Ajanları’nın kendisine sunduğu bir anlaşma metnini imzalamıştır. Bu metni Birleşik Çerkesya Konseyi ile bile paylaşamamıştır. Metnin kamuoyuna sızması durumunda kendisinin Amerika Birleşik Devletlerindeki varlığına son verileceğini belirtmiştir. Ayrıca kendisiyle ilgilenen Federal Ajanların Birleşik Çerkesya Konseyi ve faaliyetlerini her anlamda yakından takip ettikleri de tarafımızdan gayet iyi bilinmektedir. Kasey Kik, bu fiili durum nedeniyle Birleşik Çerkesya Konseyi tarafından her zaman denetim altında tutulmuş, kendisine verilen yetki sınırlarını aşmaması ve şüphe çekici inisiyatifler almamasına azami dikkat gösterilmiştir. Ayrıca kendisi bugüne kadar Amerika Birleşik Devletleri’nde reel olarak Konseyin çıkarları adına hiçbir çalışma yapamamış ve bir kazanım da elde edememiştir. Hem ailesinin durumu nedeniyle Rusya’nın şantajına açık halde olan hem de Amerikan Federal Hükümetiyle gizli bir anlaşma imzalamış olan bir kişinin Birleşik Çerkesya Konseyi başkanlığını üstlenmesi söz konusu bile olamaz. Bu durum Konseyi en az iki devletin şantajına açık hale getirir.
İronik olan ise bu fiili duruma eskiden polis olan ve bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Sn. Mustafa Canbek’in sebep olmuş olmasıdır. Sn. Mustafa Canbek, düşük rütbeli kolluk gücü geçmişi nedeniyle ve sonradan akademisyen olmasının verdiği kariyerist hırsla kendisini gerçek bir “oyun kurucu” zannetmektedir. Ancak fena halde yanılmaktadır. Bize de onun bu oportünist eylemlerini teşhir etmek düşer.
Sn. Mustafa Canbek, ucuz kulis numaralarıyla kurulması için bizim yıllarca mücadele ettiğimiz Birleşik Çerkesya Konseyi’ni şantaja açık, adanmışlığı ve güvenilirliği henüz daha tam sınanmamış bir kişiye teslim etmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti, Çerkes halkının yüzde sekseninin yaşadığı bir ülkedir.
Birleşik Çerkesya Konseyi ise Türkiye-Avrupa konseptinde kurulmuştur. Bu nedenle merkezi Polonya’dadır. Ayrıca Birleşik Çerkesya Konseyi prensip olarak Çerkeslerin yüzde sekseninin yaşadığı Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika vizyonunu ve hamlelerini her zaman gözetir. Bu nedenle Ermenistan ile bile Çerkes Soykırımı’nın tanınması konusunda diplomasi yapabilecek imkan ve kabiliyette olmamıza rağmen Türkiye Cumhuriyeti’nin dış politika vizyonunda önüne geçmemek adına Konseyimiz bu konuda bir hamlede bulunmamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, merkezi Amerika’da bulunan FETÖ yapılanması nedeniyle çok büyük siyasî, ekonomik ve yapısal sorunlar yaşamış bir ülkedir. Dolayısıyla kuruluşu ve örgütlenmesinde benim de içinde bulunduğum Türkiye Çerkesleri tarafından kurulan Birleşik Çerkesya Konseyi’nin başkanlığına Amerikan Federal Hükümetiyle gizli bir anlaşma imzalamış ve bu ancak anlaşmayı imzalaması sayesinde ülkeye girişine izin verilmiş olan Sn. Kasey Kik’in getirilmesi düşünülemez.
Birleşik Çerkesya Konseyi Genel Başkanı-Thamadesi bendeniz Balkar Selçuk Bağlar’ın geçen hafta tüm Birleşik Çerkesya Konseyi üyelerinin tam katılımıyla gerçekleştirdiğimiz toplantıda Yönetim Kurulu üyelerine Genel Başkan-Thamade olarak yaptığım Wunafedir:
1- Sn. Kasey Kik, Birleşik Çerkesya Konseyi’nin sadece ABD temsilcisidir. Başkan olması düşünülemez.
2- Sn. Mustafa Canbek’in de Birleşik Çerkesya Konseyi ile hiçbir alakası bulunmamaktadır. Daha önce Konseyden iki kez kendi rızasıyla ayrılmıştır. Onurlu bir insanın hareket etmesi gerektiği gibi Konseyin dışında kalmaya devam etmelidir. Fiilen elinde bulundurduğu konseyin internet ve X hesapları başkanlığıma derhal teslim edilmelidir. Kendisi, mensubu olduğu Çerkes halkına olan borcunu ödemek istiyor ise Birleşik Çerkesya Konseyi’nin politikalarına destek olabilir ya da bazı görüşmelere bireysel katkıda bulunabilir. Ama asla Konsey bünyesine bir daha dahil olamaz.
3- Bunun dışındaki diğer tüm Yönetim Kurulu üyeleri eski görevlerinde kalabilirler.
4- Başkanlığım-Thamadeliğim zamanında başlatılan “Barış Süreci”ni destekleme politikası önemli ve kalıcı bir politikadır. Bundan asla taviz verilmesi düşünülemez. Bu politika: Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan’ın ve Sn. Devlet Bahçelinin başlattığı Barış Sürecine Uluslararası bir Çerkes kuruluşunun tam destek verdiğini göstermek amacıyla oluşturulmuştur.
5- Sn. Kasey Kik’e tüm Konsey üyeleri önünde: Tutukluluğum sürecinde İnsanlığa, Çerkesliğe ve Çerkes Xabzesine uymayan kariyerist ve oportunist eylemlerinden arınması ve hatalarının özeleştirisini yapması tavsiyemdir. Sn. Kasey Kik’in Birleşik Çerkesya Konseyi başkanlığını olağanüstü şartlar altında geçici bir süre için kabul ettiğini açıklaması ve tutukluluğum bittiği için geçici konsey başkanlığının düştüğünü kabul etmesi onurunu ve haysiyetini yeniden kazanması için elzemdir. Tutukluluğum süresince sergilediği insanlığa, Çerkesliğe ve Çerkes Xabzesine uymayan kariyerist ve oportünist tavırlarına bir an önce son vermesi gerekmektedir.
6- Kendisine gerektiği hareket ederek bu durumu Yüce Çerkes Ulusu önünde deklere etmesi için bir ay süre verilmiştir.
BALKAR SELÇUK BAĞLAR
BİRLEŞİK ÇERKESYA KONSEYİ GENEL BAŞKANI