GENEL BAŞKANIMIZ SOSYOLOG BALKAR SELÇUK BAĞLAR VAN BAROSU’NU ZİYARET ETTİ

Başkan Balkar Selçuk Bağlar, bugün Van Barosu Başkanı ve Avukat Sn. Sinan Özaraz’ı makamında ziyaret etti. Avukatı Sn. Rojhat Levent Özgökçe ile Van Barosu’nu ziyaret eden Başkan Balkar Selçuk Bağlar, görüşmede Barış Süreci ile ilgili fikir alışverişinde bulundu.

GENEL BAŞKANIMIZ SOSYOLOG BALKAR SELÇUK BAĞLAR VAN BAROSU’NU ZİYARET ETTİ

Başkan Balkar Selçuk Bağlar, bugün Van Barosu Başkanı ve Avukat Sn. Sinan Özaraz’ı makamında ziyaret etti. Avukatı Sn. Rojhat Levent Özgökçe ile Van Barosu’nu ziyaret eden Başkan Balkar Selçuk Bağlar, görüşmede Barış Süreci ile ilgili fikir alışverişinde bulundu.

Bu ziyarette Barış Süreci ve bu sürece Baroların ve STK’ların katkısı konuları öne çıktı.

Başkan Balkar Selçuk Bağlar, Baro Başkanı Sn. Sinan Özaraz’a Barış Süreci, Türkiye Çerkeslerinin, Çerkes STK’larının üst yapılarının (KAF-FED ve ÇERKES-FED) ve siyasî parti ÇDP’nin sürece bakışı üzerine bilgi verdi.

Çerkes ve Kürt toplumları arasındaki tarihsel temaslara da değinen Başkan Balkar Selçuk Bağlar şu konular üzerinde durdu:

- Barış Süreci ile Kürt toplumunun yasal ve anayasal haklarının kazanılması eşitlik özgürlük ve adalet çerçevesinde yeni bir anayasa ile mümkün olabilir. Bu durum, Çerkesler ve Lazlar gibi ulusal halklar için de aynı derecede önemlidir.

- Türkiye Çerkeslerinin varoluş hareketleri olan STK’ları (KAF-FED, ÇERKES-FED) ve siyasal partisi ÇDP (Çoğulcu Demokrasi Partisi) ve asimilasyona karşı olan ana Çerkes kitlesi Barış Sürecini desteklemektedir.

- “Şark Islahat Planı” çerçevesinde yıllardır yürütülen tüm anti-demokratik asimilasyoncu politikalar terk edilmelidir.

- Sosyal medyada özellikle PKK’nın (Kürdistan İşçi Partisi) silah bırakmayı ve kendini feshetmeyi kabul etmesinden sonra başlatılan; Kürt halkının Kürtlüğüne, tarihine, sosyolojisine ve tüm değerler manzumesine karşı planlı, kesintisiz ve organize bir şekilde yürütülen nefret suçları göze çarpmaktadır. Benzer saldırılar Çerkes halkına karşı da yürütülmektedir. Bu saldırılar, aynı yapılar tarafından yönlendirilmekte ve koordine edilmektedir.

- Eşitlik ve adaletin oluşturulması için Çerkesler ve Kürtler gibi ulusal halklara karşı işlenen nefret suçları teşhir edilmeli, önlenmeli ve nefret suçu anayasal suç olarak tanımlanmalıdır.

- Anadil eğitimi bir haktır. Kürtçe ve Çerkesçe gibi ulusal dillerde anadil eğitimi mutlaka verilmelidir.

- TRT ÇERKES’in açılması, Türkiye ve bölge Çerkesleri için önem arz etmektedir.

- Barış Sürecine STK’lar ve Akademi dünyası da destek vermelidir.

Yeni dönemde Çerkes ve Kürt halklarının varoluş hareketlerinin demokratik bir ülke inşa edilmesi konusunda eş güdüm içerisinde hareket etmesinde büyük bir fayda vardır.

Türkiye Çerkeslerinin anadilde eğitim ve TRT Çerkes’in açılması gibi demokratik taleplerine “Osmanlı’ya sığındınız, biz size kucak açtık, şimdi ise Kürtler gibi bize ihanet ediyorsunuz” gibi sözlerle ve nefret suçu içeren söylemlerle sosyal medyadan hakaret edilmektedir. Gerçekte Çerkes halkı Osmanlı topraklarına, dilini, kültürünü ve kimliğini inkar etmek için gelmemişlerdir. Osmanlı Devleti, Kırım Tatar Hanlığı ve Çerkesya, Çarlık Rusya’nın işgaline karşı mücadele eden üçlü bir yapı arz etmektedir. 1783 yılında Kırım Hanlığının Çarlık Rusyası tarafından işgali sonrasında Osmanlı İmparatorluğu 1829 yılına kadar Çerkesya’da kentleşme, yerleşme ve Çerkes prensleriyle tam bir ittifak kurma politikası gütmüştür. Bir dizi savaş sonrasında Çarlık Rusyası’na yenilen Osmanlı Devleti, fiilen ve resmen Çerkesya’dan sürülmüştür. 1864 yılına kadar ise Çarlık Rusyası’nın işgaline karşı Çerkesya kendi kaynaklarıyla mücadele etmiştir. Ayrıca 101 yıl süren Çerkes-Rus savaşları sırasında Çerkesler hiçbir zaman savaş meydanlarını terk etmemiş ve Osmanlı topraklarına göç etmemişlerdir. Bu dönemde Çerkesler İslâm Hilâfetine bağlı olmuş, Osmanlı padişahlarıyla da kan bağıyla akraba olmuşlardır. Dolayısıyla Çerkeslerin hiçbir sebep yokken “Osmanlı’ya sığındığı ve Osmanlı’nın onlara kucak açtığı” söyleminin tarihi gerçeklerle bir alakası yoktur. Ayrıca Çerkesler, Osmanlı topraklarına Halifenin ülkesinde yeniden toparlanıp padişahın vereceği askeri destekle anavatanlarını Çarlık Rusyası’nın işgalinden kurtarma motivasyonuyla gelmişlerdir. 93 Harbi (1877-78), I. ve II. Balkan Harplerindeki Çerkes süvari birliklerinin yüksek katılımı bunun en büyük kanıtıdır. Kürtlerin anadilde eğitim ve kimliklerinin tanınması talepleri ise tamamen demokratik ve desteklenmesi gereken bir haktır. Aynı şekilde Türkiye Çerkeslerinin de anadilde eğitim ve kimliklerinin tanınması talepleri meşru ve demokratiktir.

Van Barosu Başkanı Sn. Sinan Özaraz Bey, Baro olarak kendilerinin Meclis komisyonuna davet edildiklerini ve Barış Sürecine olan yaklaşımlarını ortaya koyduklarını ifade etmiştir.

Sn. Sinan Özaraz Bey, Barış Süreci konusundaki fikirlerini açıkladığı MİLLÎ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU’ndaki konuşma metni ektedir.

Başkan Sn. Sinan Özaraz, Çerkes halkı ile Kürt halkı arasındaki diyalogun ve demokratik bir ülke inşa edilmesi konusundaki dayanışmalarının önemini çok iyi anladıklarını belirtmiştir. Demokrasinin de ancak ortak fayda üretmek için eşgüdümlü olarak hareket eden toplumsal bir dayanışmayla inşa edilebileceğini kendilerinin Ana dil eğitimi konusunda Çerkes varoluş hareketleri ile aynı şeyleri düşündüklerini belirtmiştir.

Başkan Sn. Sinan Özaraz, Terörün bir sebep değil bir sonuç olduğunu devletin erken Cumhuriyet döneminden bu yana Kürt ulusuna karşı geliştirdiği asimilasyoncu politikaları tamamen terk etmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu bağlamda Barış Sürecinin iyi değerlendirilmesi gerektiği üzerinde durmuştur.

Sn. Rojhat Levent Özgökçe, Türkiye’de yaşayan tüm toplumların barış ve refah özlemi içerisinde olduğunu Kürt, Çerkes ve Türk halklarının özünde aralarında bir sorun olmadığını dile getirmiştir.

Dosyalar